1 Haziran 2016 Çarşamba

Yeni Ford Focus 1.5 TDCI PowerShift Otomatik

Merhaba arkadaşlar bugünki inceleme konumuz Ford firmasının yenilemiş olduğu ve Focus modeli tarihindeki bir ilk olan ''Otomatik şanzıman ve Dizel motor'' kombinasyonu.



Direk olarak aracın motor ve sürüş özelliklerine değinmek istiyorum.Aracımızda 1.5 litrelik 120 beygir güç ve 300 nm tork üretin bir motor yer alıyor. 0-100 hızlanma süresi 10.9 saniyeyi bulan araç 1300 kg olan şasisine rağmen performans sahibi ve maksimum hızı saatte 193 km. Motor dizel olmasına rağmen oldukça sesiz çalışması ve kabine hem yoldan hemde motordan ses gelmemesi rakipleri karşısında büyük bir avantaj.Bu arada araçta start stop özelliği opsiyonel olarak mevcut.

Şanzımana değinecek olursak powershift çift kavrama özelliğine sahip olan şansızaman sarsıntısız bir geçişe ve kararlı bir yapıya sahip.

Yakıt tüketimine geldiğimizde,fabrika verilerine bakacak olursak 4.7 litrelik oldukça düşük bir şehir içi değer görüyoruz tabi bu değerlere gerçek hayatta ulaşmak pek olası olmuyor genelde.Yine fabrika verilerine göre şehir dışı yakıt tüketimi 3.9, ortalama yakıt tüketimini ise 4.2 litre olduğunu öğreniyoruz.
Aracın iç ve dışında bazı yenilikler mevcut,bunlardan en büyük yenilik ise iç mekanda olmuş.Bir önceki nesline nazaran iç kısımda daha çok eşya alanı var ve ön konsoldaki tuş kalabalığı gidip yerine öncekinden daha büyük bir dokunmatik multimedya ekranı gelmiş.
Bu aracın satış rakamlarına bakılarak en büyük rakipleri Volkswagen Jetta,Hyundai Elantra,Toyota Corolla.


6 Ocak 2016 Çarşamba

2016 Volvo S90'a Hayran Kalacaksınız


2016 Volvo S90 ile ayrıntılı bilgiler en yetkili ağızlardan olan Volvo Car Group Başkanı ve CEO’su Hakan Samuelsson tarafından geldi. İlk olarak Detroit’te, NAIAS’da tanıtılacak olan Volvo S90 modeli ile ilgili olarak göz alıcı özellikleri bir sıralayacak olursak, öncelikli olarak aracın Ar-Ge için 260 milyon TL’ye mal olduğunu vurgulamalıyız. Volvo XC90 modeline göre daha güçlü özelliklere sahip ve daha keskin çizgilere sahip S90 için şu seçenekleri göz önünde bulunduruyor. İki seçenekli motor gücü için ilk seçenek olan D4 ve D5 seçenekleri yer almakta. 2.0 litrelik 222 HP beygir gücünde üstün motor, elektirikle(hibrid) çalışan entegre sistemler dikkat çekecek olan  Volvo S90 için diğer detay ise:


T8 seçenekli plug-in hibrid motor seçeneği, buna göre 50 km/h hıza kadar elektrik destekli kullanım özelliği. 400 Nm tork ve 188 Hp beygir gücünde ki güçlü motoru. Motor gücü için ise 46 Hp elektrik üretecek hibrid desteği yer almakta.
İnternet bağlantılı, üstün
Fiyat olarak net bir rakam dile getirilmemesine rağmen yurt dışında yaklaşık 60 bin sterline satışa çıkması bekleniliyor. Ülkemizde yer alacak olan ÖTV ve KDV ile birlikte bu fiyatın 300-350 bin TL civarı bir rakam olması tahmin ediliyor.






Volvo S90 ın iç ve dış tasarım videosu için bu link e taklayabilirsinzi.

James Bond'un Unutulmaz Arabaları

1962'de yollara düşen James Bond, 40 yılı aşkın macera serisinde, her filmde farklı bir araba ile asfaltları, buzları, çölleri ve hatta denizleri aşındırdı. Kimi zaman tam donanımlı bir savaş makinası gibi oldu bu arabalar, kimi zaman ise yarış pistlerinde eşine zor rastlanır manevralar yapabilen performanslar sergiledir. İşte sizler için hazırladığımız Bond arabaları listesi

1- Dr. No (1962)
Sean Connery, serinin ilk filminde 1961 model Sunbeam Alpine Series II'yle izleyicinin karşısına geçti.

2- Rusya'dan Sevgilerle (1963)


İlk filmin büyük ilgi görmesi üzerine bir yıl sonra çekilen ve bir kısmı İstanbul'da geçen ikinci filmde Bond'un yeni aracı 1951 model Bentley Mark IV oldu.

3- Goldfinger (1964)

James Bond, serinin devam filminde bu kez 1963 model Aston Martin DB5'i tercih etti.

4- Thunderball (1965)

007'ye bu filmde eşlik eden en havalı araç 1965 model Lincoln Continental oldu.

5- İnsan İki Kere Yaşar (1967)

Sean Connery, You Only Live Twice filminde 1967 model Toyota 2000 GT ile kameralar karşısına geçti.

6- Kraliçenin Hizmetinde (1969)

Başrolde George Lazenby'nin olduğu Bond filminin gözde aracı ise 1969 model Aston Martin DBS Vantage.

7- Diamonds Are Forever (1971)

Sean Connery'nin son kez 007 rolüne soyunduğu seride, filmin yıldız arabası da 1971 Ford Mustang Mach 1 olarak tercih edildi.

8- Live and Let Die (1973)


Yeni James Bond olan Roger Moore, seriye 1963 Chevrolet Impala'yla giriş yaptı.

9- Altın Tabancalı Adam (1974)

The Man with the Golden Gun filminde 007'nin şık otomobili 1974 model AMC Hornet X oldu.

10- Beni Seven Casus (1977)

James Bond'un bu filmdeki hız makinesi ise Lotus Esprit S1...

11- Moonraker (1979)

Dünyayı kurtarmaya çalışan kahramanımıza bu kez 1974 model Jeep Cherokee yardım eder.

12- Senin Gözlerin İçin (1981)


Roger Moore'un 007 rolünde kullandığı belki de en havalı otomobil olan Lotus Esprit Turbo, For Your Eyes Only filmine ayrı bir heyecan kattı.

13- Ahtapot (1983)


007'nin kötüleri kovaladığı yeni arabası 1980 model Range Rover Convertible olur.

14- A View to a Kill (1985)

Roger Moore'un son kez James Bond olarak kamera karşısına geçtiği filmde usta aktöre Renault 11 Taxi eşlik ediyor.

15- The Living Daylights (1987)


Timothy Dalton'u James Bond rolünde gördüğümüz filmde 007'nin tercihi ise bir İngiliz otomobili olan Aston Martin V8 Vantage Volante...

16- License to Kill (1989)

Serinin en düşük gişeli filmlerinden biri olan yapımda James Bond, Lincoln Mark VII kullandı.

17- GoldenEye (1995)


James Bond'un beyazperdedeki 6 yıllık suskunluğu Pierce Brosnan ve Alman otomobili BMW Z3 Roadster'le sona erdi.

18- Yarın Asla Ölmez (1997)


007'nin Çin macerasındaki en büyük yardımcısı BMW 750iL E28 oldu.

19- Dünya Yetmez (1999)


James Bond, BMW'den vazgeçmiyor ve Türkiye'de çekilen 2. Bond filmi olan The World is Not Enough filminde BMW Z8 E52'yi tercih ediyor.

20- Başka Gün Öl (2002)


Seride son kez 007 olan Pierce Brosnan'ın Bond kızı Halle Berry, arabası ise Aston Martin V12 Vanquish...

21- Casino Royale (2006)

Yepyeni 007 Daniel Craig, İngiliz tarzından ödün vermiyor. James Bond zorlu maceraya Aston Martin DBS'yle atılıyor.

22- Quantum of Solace (2008)

007, bu yapımda yine Aston Martin DBS'sinden vazgeçmemiş.

23- Skyfall (2012)

Çekimleri ülkemizde de yapılan 3. Bond filminde,007 Daniel Craig, Goldfinger'da kullanılan 1963 model Aston Martin DB5 ile gözüküp ilk 007 Sean Connery'e selam çakıyor!

24- Spectre (2015)


 

Kasım 2015'de vizyona giren Spectre de James Bond bir kez daha Aston Martin kullanıyor.

14 Nisan 2015 Salı

Boksör Tipi Motor

Boksör motor (boxer) ya da diğer adıyla düz motor pistonları yere paralel olan bir içten yanmalı motordur. Boksör motorda silindirler tek bir krank milinin her iki tarafına 2 sıra halinde yerleştirilmiş ve böylece tüm pistonların hareketinin tek bir düzlemde olması sağlanmıştır.

Yatay olarak pistonları karşılıklı olan bu içten yanmalı motorun patent hakkı 1896 yılında Karl Benz tarafından alınmıştır. Boksör motorların pistonları yatay ve karşılıklı dizilmiştir ve krank milleri ortada ve ortaktır. Ancak çoğu zaman bu motorları başka bir motor tipi olan ve yine pistonları karşılıklı ama bu sefer zıt dizili olan Zıt pistonlu motorlar ile karıştırırlar. Oysa bu iki motor tipinin en bariz farkı boksör motorda ortak ve ortada olan krank milinin diğer tipte ayrı (çoğunlukla) ve dışta olmasıdır.

Alfa Romeo, Porsche, Subaru ve Volkswagen gibi markaların bir dönem kullanmış oldukları ve hala da Porsche ve Subaru'da kullanmaya devam ettiği bu motor tipi, dar alanda minimum dirençle maksimum güç alınması için kısa piston kolu kullanımına izin verir. Fakat yüksek yakıt tüketimi sebebi ile günümüzde pek tercih edilmemektedir. Son dönemde, Subaru dizel boxer motor geliştirmeyi başarmış ve ilk olarak Legacy modelinde kullanmıştır.Porcheye ait motor ve araba yapımını incelemesini sitemizdeki "Porche" bölümünden bulabilirsiniz.Motorun çalışma prensibi ile ilgili videoyu sayfanın en aşşağısında yer alıyor.

(Subaru Diesel Boxer Motor)




12 Nisan 2015 Pazar

Konsept: Citroen Aircross


Dünya çapında büyüme ve farklılaşma çabasında olan Citroen, C4 Cactus‘un başarılı satışlarının verdiği cesaret ile başka sınıflarda SUV-Crossover tipi araçlar üretmek için harekete geçti. PSA Grubu içindeki yeniden yapılanma sonrasında marka kimliğini yeniden şekillendiren Citroen, optimistik, mutlu ve heyecanlı tarzını bir SUV türevi olan Aircross konseptinde sergiliyor. C4 ve C3’ün crossover modellerinde kullanılan Aircross takısı ilk defa bir modelin tek başına adı oluyor. Konsept, Cactus ile ilk defa bir üretim modelinde kullanılan yeni tasarım anlayışının ileride diğer Citroen modellerinde nasıl görüneceğine dair ipuçları da veriyor. Sağlam, dayanıklı ancak hala yumuşak görünmeyi başaran araç, burun kısmında markanın tüm modellerinin ortak tasarım ögesi haline gelecek olan chevron ve far tasarımını barındırıyor. Şu anda C4 Picasso modellerinde de kullanılan çizgi şekilli LED farlar, Citroen logosunun kollarından uzayan krom çizgilerle sarılıyor ve burnun temel detaylar gruplanıyor. Aydınlatmaların ince şekli bakışları da etkiliyor. Far ve logo grubunun altında bulunan açıklığın şeklinin modelden modele değişerek araçların karakterlerini belirlemede kullanılacağı açıklanıyor. Aircross üzerinde farlara yaklaştıkça incelen hava girişi aracın genişliğini vurguluyor. 2.1 metre genişlik değeri ile yola hakim görünen araç 4.58 m uzunluk, 2.1 m genişlik, 1.8 m yükseklik değerine sahip. Kompakt SUV’lere yakın boyutun olası bir üretim modelinde korunması beklenmiyor. Ancak konseptin de kullandığı EMP2 platformu sayesinde kolayca ölçekleme gerçekleştirilebilir. Burnun alt kısmındaki siyah zemin Cactus‘un AirBump tasarımının nasıl diğer modellere uyarlanabileceğini gösteriyor. Üç açıklığı sarmalayan plastik kaplama, altında alüminyum parçalar barındırıyor ve Cactus‘da olduğu gibi aracı basit darbelerden koruyor. Siyah zeminin yere yakın ve yüksek oluşu aracın SUV kimliğini geliştiriyor. Farlar hizasında bulunan dikey derinlikler hava akışını düzenlemede rol oynuyor. Aracın dik burnunu örten kaputta iki hava çıkışı açılmış. Bu detaylar aracın performansına gönderme yapıyor. Aircross, bir plug-in hibrid. Önde bulunan 1.6 litrelik benzinli motor 218 beygir güç üretirken, arkadaki 95 beygirlik elektrikli motor aracın hareketini sağlıyor. İki motorun beraber çalışması aracın 0-100 km/s hızlanmasını 4.5 saniyeye indiriyor. 50 kilometrelik menzile sahip olan elektrikli motorun pilleri standart tipte prizlerde 3.5 saat içinde doluyor. Aracın yan kısmı özgünlük yaratmak için kullanılan ilginç detaylar ile akılda kalıyor. Ön cam ile aynı hizadan devam eden yan camlar arka kapı sonrasında daralarak arkaya devam ediyor. Bu sırada arka kapı üzerindeki cam “Air Sign” olarak adlandırılan krom çerçeveler ile sarılıyor. Bu çerçevelerin sadece arka kapı üzerinde bulunması ve kalınlığının değişmesi gözü üzerine çekiyor.


Aracın yandan bakıldığında düz görünen tavanı hafifçe bombeli. Üzerindeki siyah barlar ile SUV çok yönlülüğü hatırlatılıyor. Aracın aynaları gövdeye zarif metal tutucular ile bağlanmış. Kapı kolları ise iki kapı arasındaki metal bir şeritte. Plastik kaplamalar ile sarılan tekerlekle girintili çıkıntılı yüzeyleri, daha geniş çapları ile Aircross’un Cactus’ten daha üstte görünmesini sağlıyor. İki kapı arasında altta kalan boşlukta öndeki alternatif AirBump tasarımı kullanılmış. Yan camlar izlenerek varılan arka kısım sadeliği ile farklılaşıyor. Yumuşak köşeli gövdenin düz yüzeylerine ince uzun stop lambaları yerleştirilmiş. LED aydınlatmalar ile 3 boyut hissi yaratılırken, iki lambanın da marka logosunu işaret edişi marka kimliğini vurguluyor. Düz yüzey tamponda yaklaştıkça hafifçe hareketleniyor. En altta öndekine benzer üç girintili siyah zemin yer alıyor. Uçlardaki açıklıklara yerleştirilen krom egzoz çıkışları sportif detaylara ekleniyor. Üç cephenin birbirine bağlanan camları tarafından taşınan tavan, arka cam üzerinde çıkıklaşıyor ve spoyler oluşturuyor. Arka camın kısa görüntüsü ve üzerinde bulundurduğu bu detay ön tasarımın kısık bakışları ile uyumlu. Arka tekerleklerin gerisinde, arkaya bakan açıklıklar burundaki açıklık gibi hava akışını yönlendiriyor. Dışarıdan hafifçe hissettirilen eğlenceli kişilik iç mekanda belirgin biçimde karşınıza çıkıyor: Renkli kumaşlar ve ekranlar ile beraber içeride bulunmak zevkli. Fiziksel ve ruhsal iyi hissetme halini oluşturmaya yönelik geliştirilen kabin, geniş koltuklar, sıcak renkler, huzurlu aydınlatma ile göze de iyi geliyor. Yolcuyu kavrayan koltuklar turuncu ve beyaz renkleri ile siyah zemin ve duvarlar içinde öne çıkıyor. Koltuklar arasında ve altlarında kullanılan turuncuya yakın renkli şeritler uyumu güçlendiriyor. Kareye benzer şekilli direksiyon, merkezinde kare şekilli zeminde Citroen logosunu taşıyor. Logonun yanında direksiyon çemberine kollar bağlanıyor. Alta uzayan kolun içindeki mavi kısım iç mekanın ikinci ana rengini oluşturuyor. Sürücü karşısındaki dijital gösterge paneli ve orta konsoldaki multimedya ekranında da tonlarına rastlanan mavi iç açıyor. Dikdörtgensel gösterge ekranında aracın şarj durumu da yansıtılıyor. Daha geride, ön cam altında Head-Up display de görülüyor. Orta konsoldaki ekran da oldukça geniş- 12 inç- , bu sayede eğlence özelliklerinin yönetimi kolaylaşıyor. Uçlardaki havalandırma çıkışları Cactus‘tekileri hatırlatıyor. Orta konsol hizasından arkaya uzayan siyah zeminde yana bakan start-stop düğmesi görülüyor. Bu düğmeye basmanın çok zevkli olduğu tahmin edilebiliyor. Fiziksel kontrollerden arındırılan iç mekanda farklı şekli ile öne çıkıyor. Üzerinde bulunduğu siyah zeminin altında bir açıklık, ve bu açıklıkta turuncu renkli depolama gözleri görülüyor. Siyah alt kısımların yukarısında büyük yer kaplayan beyaz renk aydınlık hissini güçlendiriyor. Arka sıra yolcuları için sunulan bir başka 12 inçlik ekran, ön koltukların arkasındaki tutucu parçalar ile sabitlenebiliyor. Ekran, tutucu parçalardan ayrılıp elde de kullanılabiliyor. Aircross, içinizi hareketlendiriyor, neşelendiriyor. Shanghai Otomobil Fuarı’nda sergilenecek olan konsept, Citroen markasının özgüvenini yeniden kazandığını gösteriyor. Bu isimde bir üretim modeli ile 2016 sonrasında tanışmamız olası görünüyor.